Biz huzuru nasıl tarif ediyoruz?
- Hayatımda şu konular, şu ilişkiler, şu dertler, şu kişiler olmasın ! Ohhh be ne huzurlu olurdum.
Genelde bunun gibi değil mi?
" Hayatımızda şunlar olmasın" bağlamında kaçışlarımız ve kaçınmalarımız olduğu sürece 'huzur' bir gün gelecek diye beklenen "Beyaz atlı prens" ya da "hayallerimdeki ütopik kişi, ev, araba olarak tanımladığımız ulaşılamayan "havuç" olarak kalacaktır.
Huzur zannettiğimiz "kaçındıklarımızdır"
Hakiki huzur " tüm hallerimize" yürek açabilmektir.
Güçsüz, zayıf, tembel, değersiz, başarısız zannettiğimiz tüm hallerimize...
Hüznün yanından kaçan değil, hüznün içinden geçebilen huzur...
Beni ben yapan tüm renklerime şefkatle sahip çıkabilmektir.
Hatırlayabildiğimiz kadar geriye gidip çocukluğumuza bir baksak.
Aklımıza ilk gelen hangi yaştaki hali ise...
Karşımıza alsak bir an için ..
Bir baksak, bakabilsek ..
Yeterince yargılandığı için bari biz yargısız bakabilsek ...
Ne kadar sahip çıkabiliriz, ne kadar sarmalayabiliriz, ne kadar güven ve sevgi verebiliriz...bir baksak
Sadece baksak..
Çocukluğuma ve beni bugüne kadar hayatta tutarak getirebilen gücüne, azmine artık önce ve sadece 'kendim' sahip çıkıyorum...
Diyebilecek miyiz?
Bunu derken hissedebilecek miyiz?
İçimizdeki çocuğa hissettirebilecek miyiz?
Artık istediği gibi kıkırdayabilir, istediği kadar merak edip öğrenebilir, özgür adımların keyfini çıkarabilir......mi?
Sizin güvencenizde?
Ben çocukluğumu artık kimsenin üzmesine, yargılanmasına hele hele yanlış ve suçluymuş gibi düzeltilmesine 'hala' izin verecek miyim?
"Ben çocukluğumu korurum şefkatle, özenle ve en kalbi sevgimle...
Bunun için kimseye ihtiyacım yok.
Çocukluğuma güven ve sevgi veremezsem, çocuklarıma da veremem.
Kendime oynadığım "bu kaderdir" oyununu artık bırakabilirim belki de...kimbilir?