MİSYONUMUZ - 21 Ocak 2010
İnsanoğlu varoluşundan bu yana herzaman değişik yöntemler ve enstrümanlarla güçlü olabilmenin, ayakta kalabilmenin yollarını araştırmıştır.Önce doğaya karşı başlayan bu süreç daha sonra zaman ve teknoloji ilerledikçe diğer insanlara ve toplumsal kalıplara karşı da güçlü olabilme zorunluluğunu beraberinde getirmiştir. Toplumsal kalıpların zihnimizdeki izdüşümlerine karşı olan gücümüz ve dayanıklılığımız ise belki de en zor olan hayat sınavımızdır.
Artık yeni milenyumda “güç” dediğimiz şeyin bu bildik yöntemlerle olmadığını çok iyi biliyoruz, çünkü denedik hem de çok denedik ama tutmadı, olmadı.
Biz gücü başka yerler ya da kişilerde aradığımız sürece , en azından mutlu olamadığımızı anladık. Gücün kendimize karşı güçlü olmaktan başladığını ve kendimizi sevmeden ve geliştirmeden asla mümkün olamayacağını artık biliyoruz.
Önkoşulsuz sevgi’nin ne olduğunu anlamak için kendimizi geliştirmedikçe gerçek güç ve mutluluğu bulamayacağımızı görüyoruz.
İnsan ilşkilerinde bu enerji savaşları bitmedikçe sevginin asla paylaşılamayacağını anlıyoruz. Menfaat ya da enerji hırsızlıkları sürdüğü sürece “koşulsuz sevgi ve gerçek gücü” hiç tanıyamayacağız.
"Sözde güçlü" yanılsamasını hissetmek yerine paylaşımla artan "Sevgi"yi amaç edinip "Gerçek Gücü" birlikte öğrenelim. "Sevgi'nin Gücü"nü hatırlayalım...
Bununla ilgili olarak, bizler kişisel gelişim sürecinde, önce kendimizi sevmekle başlayan ve bütünün hayrını hedefleyen öğretilerle geldiğimiz bu noktada, bugünün paylaşılacak ve paylaşıldıkça daha da zenginleşecek güzel günlerin ilki olduğu inancındayız.
Dünyada ulaşmak istediğimiz her konuda ilk temennimiz şu: “Önce sağlık”
Doğru! Ancak sağlığı da biz yine dar bir tanımla değerlendirdik.Bizler artık sağlığın “holistik tıp” tanımı ile bütünleyici bir konseptle mümkün olabileceğinin farkındayız.Buradaki bütünsellikten kasıt,sadece fiziksel bedendeki sağlıklı olma halinin yeterli olmadığı gerçeği.
Prof Dr.Mehmet ÖZ'ün söylediği gibi kalbi sadece bir organ olarak görür de “yüreği şifalandırmazsak” tam bir şifadan söz edemeyiz.Hastalığımızın zihinsel kalıplarını şifalandırmadığımız takdirde o hastalığın köklü bir şekilde tedavi edilemeyeceği gerçeği hepimizin malumudur.
Bu bütünsel şifa ihtiyacı aklımıza gelen bütün rahtsızlıklar için geçerli.
Kişisel gelişim sürecindeki ilk basamak bu gerçeğin ışığı altında hareket ederek,fiziksel,zihinsel ve ruhsal boyutta bildiğimiz ya da halen öğrenmekte olduğumuz tekamül adımlarını özenli atmanızdır.
Daha sağlıklı,daha mutlu,daha güçlü,daha sevgi dolu ve kaliteli bir hayat için, kendi gücümüzün daha farkında bir hayat için kişisel gelişim yolumuza katkıları bulunan,bu alanda çalışmalar yapan tüm ışık işçilerine teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum.
Dt.Turgay Köyağasıoğlu